Manisa Gastronomi Derneği ve Lidya Antik Bağ Rotası üreticileriyle düzenlediğimiz bu özel program, hem şehrimizin binlerce yıllık kültürel mirasını hem de zengin gastronomi değerlerini bir araya getiren eşsiz bir yolculuğa dönüştü. Lidya Antik Bağ Rotası’nın özenle işleyen üreticileriyle buluştuğumuz bu deneyimde, tarih, doğa ve lezzet iç içe geçti.
Günün ilk ışıklarıyla Manisa'nın önemli müzelerini ziyaret ederek gezimize başladık. Şehrin tarihsel birikimini, Lidya uygarlığının köklü izlerini ve Manisa’nın kültürel dokusunu yerinde görmek, akşam gerçekleştireceğimiz tadım etkinliğinin ruhunu daha da zenginleştirdi.
Akşam saatlerinde düzenlediğimiz şarap ve yöresel ürün eşleşmesi etkinliğinde, Lidya Bağ Rotası üreticilerinin seçkin şaraplarını Manisa mutfağının karakteristik tatlarıyla bir araya getirdik. Aromaların uyumu, üreticilerin emeği ve yerel gastronominin zenginliği ile bu buluşma katılımcıların hafızasında unutulmaz bir tat olarak yer etti.
Yeni günün sabahında keyifli bir kahvaltının ardından rotamızı Lidya Bağ Rotası’nın en büyük üreticilerinden biri olan Kavaklıdere Pendore Bağlarına çevirdik. Bağlarda ve üretim tesislerinde yapılan gezide iyi tarım uygulamalarının şarap kalitesine olan etkisini yakından gözlemledik. Doğaya duyulan saygının, bilinçli üretimin ve coğrafyanın sunduğu bereketin nasıl üstün nitelikli şaraplara dönüştüğünü görmek hepimize ilham verdi.
Sonrasında bölgenin kültür hazinelerinden Sardes Antik Kentini ziyaret ederek Lidya Krallığı’nın ihtişamlı geçmişine kısa fakat büyüleyici bir yolculuk yaptık.
Günün ilerleyen saatlerinde Lidya Bağ Rotası üreticilerinden Nif Bağlarına geçerek bağların hikâyesine, iyi tarım uygulamalarına, şaraplarının zarif karakterine ve Manisa mutfağının ustalıkla hazırlanmış lezzetlerine tanıklık ettik. Gün batımının sıcak tonları altında gerçekleştirilen bu deneyim, turun en keyifli anlarından biri oldu.
Manisa Bağcılığının Kökleri ve İyi Tarımın İzinde Bir Coğrafya
Manisa, binlerce yıldır bağcılıkla anılan verimli topraklara sahip bir şehir. Lidyalılardan bu yana üzümün hem ekonomik hem kültürel açıdan merkezde olduğu bu coğrafya, tarih boyunca Pekmez, şarap, pestil ve çekirdeksiz kuru üzüm gibi ürünleriyle tanınmıştır. Özellikle Gediz Ovası’nın bereketi ve Spil Dağı’nın eteklerinden esen serin rüzgârlar, üzüm yetiştiriciliğine ideal bir mikroklima sunar. Bu nedenle Manisa, yalnızca Türkiye’nin değil, dünyanın da önemli üzüm merkezlerinden biri olarak kabul edilir.
Bağcılık geleneğinin Roma ve Bizans dönemlerinde de gelişerek sürdüğü bilinir. Osmanlı döneminde ise Manisa bağları hem saraya hem bölge pazarlarına üzüm sağlayan stratejik tarım alanları arasında yer almıştır. Bugün bu kadim bağcılık geleneği, modern tekniklerle birleşerek daha kaliteli, daha sürdürülebilir ürünler ortaya koymaktadır.
Günümüzde Manisa’da üreticilerin büyük bölümü iyi tarım uygulamalarına yönelmiş durumda. Toprağın doğal dengesini koruyan, kimyasal kullanımını minimize eden, biyolojik çeşitliliği destekleyen bu yaklaşım; hem üzüm kalitesini artırıyor hem de gelecek nesillere sağlıklı topraklar bırakmayı hedefliyor. Damla sulama sistemleri, kontrollü gübreleme, doğal düşmanlarla zararlı kontrolü ve izlenebilir üretim gibi yöntemler artık Manisa bağlarının standartları arasına girmiş durumda.
Bu modern yöntemler sayesinde üzümün aromasını, kabuk yapısını ve şeker dengesini daha özenli şekilde yönetmek mümkün oluyor. Böylece hem sofralık üzümde hem şaraplık çeşitlerde uluslararası ölçekte rekabet edebilecek kalitede ürünler ortaya çıkıyor. Kavaklıdere Pendore, Nif Bağları, Sobran Bağları, Heraki, Kastro Tireli, Selendi “Lidya Antik Bağ Rotası” üreticilerinin tamamı bu sürdürülebilir yaklaşımı benimseyerek hem toprağa hem kültüre sahip çıkıyor.
Manisa’nın bağcılığı artık sadece gelenekten değil; bilimden, bilinçli üretimden ve doğaya saygıdan da güç alıyor. Bu yönüyle şehir, Türkiye’nin sürdürülebilir bağcılıkta öncü merkezlerinden biri olma yolunda her geçen gün daha sağlam adımlar atıyor.
Tesadüfen bir araya gelmiş olduğumuz sevgili Lidya Antik Bağ Rotası Koordinatörü ve aynı zamanda Sobran Bağları sahibi Ercan Boztepe ile bu tanışmamızı güzel bir etkinlikle taçlandırdığımızı düşünüyorum. Ercan Bey’in vizyonu, bölgenin bağcılık potansiyeline duyduğu inanç ve yerel üreticileri bir araya getirme çabası, rotanın güçlü bir kimlik kazanmasına büyük katkı sağlıyor.
Üzümün her halini, her çeşidini bağrında taşıyan Manisa topraklarında bir bağ rotası büyüyor; bir kültür, bir lezzet hikâyesi şekilleniyor. Bu rota sadece şarap üretiminin değil, bölgenin tarihinin, doğasının ve gastronomi zenginliğinin de bir yansıması olarak geleceğe doğru kök salıyor.
En eski tarım ürünü olan üzümün başkenti Manisa’da böyle bir etkinliğe ortak olmak hem keyifli hem de gurur verici bir deneyimdi. Daha iyi, daha keyifli günlerde; birlikte daha güzel etkinliklere Manisa…