Manisa’nın en sevdiğim yanı, hiç şüphesiz bağları... İlçeler birbirine öylesine uzak ki, yol boyunca beton binalar değil, üzüm bağlarının yemyeşil örtüsü eşlik ediyor size. Hele bir de gün batımına denk gelirseniz, güneşin kırmızısı bağların yeşiline öyle bir yansır ki, yola devam etmek bile bir huzur kaynağına dönüşür.
Bağların arasında kaybolmak, yürürken dalından üzüm koparıp tatmak, kurutulmak üzere serilmiş üzümlerin oluşturduğu renk şölenine şahit olmak… Manisa’da bu bir yaşam biçimi. Üzüm üretiminin fazlalığı öyle bir boyutta ki, Sarıgöl taraflarına geçtiğinizde bağların üzerinin örtüldüğünü görürsünüz. Hasadı daha uzun bir döneme yaymak ve ürünleri dolu, yağmur gibi doğal afetlerden korumak için yapılan bu uygulama, bağlara adeta beyaz bir gelinlik giydirir. Aralık ayında yapılan geç hasatla birlikte bu görsel şölen, başlı başına bir doğa sergisine dönüşür.
Mevsimi yaklaşırken, üzümlerin en güzel yüzünü sergilediği bugünlerde yolum Alaşehir’e düştü. Yol boyunca bağların eşsiz güzelliği beni büyülemişti. Manisa Alaşehir’in tescilli yemeği Alaşehir Kapama’sı peşine düşmüşken, sevgili Selen Öküzcüoğlu sayesinde yolum Pendore Bağları ve Sobran Bağları ile kesişti. Ona ne kadar teşekkür etsem az. Aslında “Manisa’nın neden bir bağ rotası yok?” diye düşünürken, Selen Hanım bana Lidya Antik Bağ Rotası’nı tanıttı ve bu sayede bu rotanın oluşması için büyük çaba gösteren üreticilerden biri olan sevgili Ercan Bey ile tanıştım.
Evet, artık Manisa’nın bir bağ rotası var! Bu rotada, hem bağ deneyimini bizzat yaşayabilir, hem bu bağlarda yetişen üzümlerden yapılmış şarapları tadabilir, hem de üreticilerin hikâyelerini dinleyebilirsiniz. Üstelik Lidya uygarlığının izini sürebileceğiniz antik duraklarla birleşen bir yolculuk bu. Yedi üreticinin bir araya gelerek oluşturduğu bu rota, Manisa için bir başlangıç niteliğinde. Keşfedilmeyi bekleyen onlarca doğal ve kültürel güzelliğe ışık tutacak kadar güçlü bir potansiyel taşıyor.
Sobran Bağları' nda sevgili Ercan Bey’in özenle yetiştirdiği üzümleri kendi ellerinizle topluyor, tadına bakıyor ve hatta onun ikram ettiği taze dutlarla damaklarınızı şımartıyorsunuz. Manisa topraklarında yetişen sultaniye üzümüyle yapılmış şaraplarını tadımlayabilirsiniz. Henüz deneyimleyemedim ama bağlar içinde yer alan çeyrek olimpik havuzda serinleyip rotaya keyifle devam edebilirsiniz. Diğer üreticilerimiz de bir o kadar içten, samimi ve işlerini severek yapıyorlar ki her gittiğiniz rota da başka bir misafirperverlikle karşılaşıyorsunuz.
36 üzüm çeşidiyle 12 beyaz, 24 kırmızı şarap üreten Heraki, Kastro Tireli, Kavaklıdere Pendore, Nif, Selendi, Sobran ve Yanık Ülke Bağları, Manisa'nın eşsiz teruar zenginliğini modern şarapçılıkla buluşturuyor. Her biri, yerel bağcılığın sürdürülebilirliğine katkı sağlarken, Anadolu topraklarının şarap üretimi potansiyelini de dünyaya tanıtıyor.
Bu üreticilerin tamamı, iyi tarım uygulamalarını benimseyen, doğaya saygılı, samimi ve içten insanlar. Hepsinin bir araya gelerek oluşturduğu bu bağ rotası, Manisa’yı gastronomi ve kültür turizmi açısından yepyeni bir seviyeye taşıyacak.
🍷 Eğer siz de bu benzersiz deneyimi yaşamak, bağların büyüsüne kapılmak ve Manisa’yı farklı bir gözle keşfetmek istiyorsanız, Lidya Antik Bağ Rotasını tavsiye ederim.






